14 Şubat 2015 Cumartesi

Nasıl “adam” olunur? Beğendiğimizde “adam gibi adam” deriz veya kızdığımızda “adam ol “deriz, anlaşılan bu “adam” işi önemli. DPT( devlet planlama teşkilatı) plan yapar baraj şöyle mi olsun şu kadar olsun okul burada olsun, ama insan yetiştirmek için bir planı var mıydı yada oldu mu kuşkuluyum, ben dahil bunca zayiata bakılırsa plan filan yok, olmamış veya unutulmuş. Şimdi bir çocuk annesinin karnında iken doğru beslenirse, annesi güzel sesler sözler duyarsa, sakin bir ortamda yetişirse ve doğduğunda bilgi değil bilinç ile donanırsa, tamamı bile olmasa büyük çoğunluğu kendi işini kendisi yapacak düzeye gelir. Bir ülkede herkes için bir savcı, bir doktor veya bir polis veremezsiniz “adam gibi adam” yetiştirirseniz kendisi ney yapıp ne yapmayacağını bilir. Bir İsveç ziyaretimde, markette bir arkadaşıma neden sütlerde omega-3 ve balık yağı katkısı olduğunu sordum, oda doktora, eczacıya ve ilaca verecek fazla paraları olmadığı için çocuklara bu sütleri içirdiklerini söyledi. Başka bir konuşmada neden şebeke sularının flor içerdiğini sormuştum (Water fluoridation) ve yine 80 sene kendi dişlerinle yaşamak istiyorsan bu şart demişlerdi. Bunun gibi onlarca örnek verebilirim veya sizde bulabilirsiniz. Şimdi biliyoruz da yapmıyoruz, yoksa biliyoruz da umursamıyoruz yoksa bildiğimizi sanıyoruz yoksa, onlar yapsın biz izleyelim mi diyoruz tam bilemiyorum….ama ortada büyük bir sorun olduğu kesin. İster dinsiz ister dindar, ister fakir ister zengin, ister okumuş ister okumamış olsun, bizde herkes şikâyetçi, üstelik herkes herkesi değiştirmek istiyor ( en azından diliyor).kime soruyorsa, öteki yaptı diyor, bu kör daire ( kedinin kendi kuyruğunu yakalamaya çalışması)kendi içinde herkesi tüketiyor. Şehirler Amok koşucusu gibi evine daha fazla para götürmek için gün geçtikçe dişlerini, dillerini ve tırnaklarını bileyenlerle dolmaktadır. Böyle bir vaziyette bu konuşmalar yazılar ve posterler birer görüntüden öteye geçmiyor, bu imgelerin ve söylemlerin “eyleme” dönüşmesini engelleyen ne? Neden herkes güzel konuştuğumuzda onaylıyor ancak arkasına döndüğünde unutuyor? Neden insanları egolarını yenemiyor ve neden başkalarına değer vermek bu kadar zor geliyor? Neden başkalarının ve devletin malını kendi malı gibi göremiyor? Neden evindeki ışığı kapatmasını biliyor da sınıftan çıkarken ışığı kapamaya üşeniyor? Onlarca soru ve binlerce cevap burada saklı ama bunlarda yine söylem! Eylemi oluşturan alışkanlıklarımız ise bu alışkanlıkları sorgulamamız/değiştirmemiz nedene bu kadar zor. Neden sahip olduğumuz (hatalı) düşünceleri sorgulamıyoruz…bu korku kime hizmet? Bir eczacı olarak sizi düşündüren bir ilaç bulabilirim. Aldığınızda çok güzel düşünebilirsiniz, gözleriniz parlayabilir, ama bir süre sonra alışkanlık yapabilir, suiistimal edilebilir veya en basitinden unutkanlık gibi yan etkileri ortaya çıkabilir (Dr. Jekyll ve Mr. Hyde romanı gibi). Ama söylemi eğleme çevirmek için dışarıdan bir müdahaleden öte içten bir girişim gerekli, sistemi değiştirmek için sistemin içinde olmak gerekli. Bir yazılımın bir donanımı değiştirmesi mümkün mü? Düşüncenin arkasındaki düşünceyi bulunca düşünce algoritması ortaya çıkar ve düşüncelerin neden bizi sık sık aldattığını fark ederiz. Bu konu birkaç kitaba sığacak kadar ayrıntı ve dal içermektedir. Lafı burada ilk bir adımla tamamlamak isterim, “ bir hastanın iyileşmesi için önce hasta olduğunu kabullenmesi gerekir.” Bu konunun sıkı bir şekilde peşindeyim haberiniz olsun, er yada geç bir çaresini bulacağım, bununca da herkese dağıtacağım. Zafer aydınlığındır. anooshirvan miandji


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder