Paradigma1 kavramını ilk defa
bilim filozofu Thomas Kuhn “Bilimsel Devrimlerin Yapısı”2 eserinde
ele aldığında bilim tarihine yeni bir açı kazandırdı. Harvard Üniversitesi'nde
Kuantum Fiziği alanında doktorasını yapmış Kuhn, kısacası kitabında şunu demek
istedi:
“…arkadaşlar, hani siz patates kızartmasını seviyorsunuz ya, ben mutfaktan
geliyorum, o patatesin nasıl bir patates olduğu, nasıl bir yağda kızardığını,
mutfağın nasıl pis olduğunu orada ne biçim farelerin gezdiğin bir anlatayım da
bir daha patatesi yerken size biraz farkındalık gelsin…”
Peki Kuhn paradigma kavramını nereden bulmuştu? Ludwik Fleck başarılı
bir mikrobiyolog olmasına karşın “Bilimsel Gerçeklerin Yaratılış ve Gelişimi”3 kitabında
örgütlü ve kurumsallaşmış bilimsel bilgi egemenliğine linguistik bir eleştiri
getirmiş ve bir kavramın çıktığı sosyal çevrenin yapısına göre farklılık
gösterdiğini açıklamıştı. Aslında Fleck, Ludwig Wittgenstein’ın dil
felsefesi çalışmalarından4 haberdardı. Wittgenstein son dönem
çalışmalarında kısacası şunu diyordu:
“…bir sözcük, bir tanım ve bir kavram, çıktığı bağlam içinde tanımlanır.”
Yani bir tanım uygulandığı sosyolojiye göre değişkenlik gösterir. Burada
bir nokta koyup tekrar Kuhn’a dönelim, zira bu iki kavramı arasında bağ var.
Aslında hikâyenin arka planında ilginç bir dönüm noktası daha vardı. 20
Y.Y. başında Karl Popper5 şöyle bir açılım
yapmıştı:
“…tüm ördekler beyazdır dersek, tüm ördekleri bulup getirmemiz gerekir ki
bu neredeyse imkânsızdır, am tüm ördekler beyaz değildir dersek, siyah ( veya
başka renkte) bir ördek bulmamız yeterlidir…”
Böylece pozitivist düşünce akımının getirdiği doğrulamaya6 tezine, yanlışlama7 gibi
devrimsel bir şerh düşmüştü. Popper’in önerisi bilim felsefesinde neredeyse
çığır açmıştı. Hem işe yaramıştı ve hem birçok çalışmaya ilham kaynağı
olmuştur. Ancak zamanla bu varsayımda8 arızalar görülmeye
başladı. Bu arızayı en iyi tanımlayan Kuhn oldu. Kuhn kısacası şöyle bir
düzenleme getirdi:
“….(Sayın Popper ) bazı teoriler yanlışlansa da, onlara inanan insanlar
yaşadığı sürece yaşamaya devam eder.”9
Kuhn burada bilim sosyolojisinin ne denli önemli olduğunu anlatmış oldu.
Kuhn, Fleck ve Wittgenstein çevresinde dolaştığı paradigma kavramı, neden
toplum ile ilişkisi önemlidir? Bilim felsefesindeki bu yaklaşımla eczacılığın
ilgisi nedir? Sizi biraz daha bekleteceğim.
Ünlü Fransız sosyolog Pierre Bourdieu10 eserinde11 Alan
Teorisi12 kuramında özetle şöyle der:
“ bir cemiyetin kararlarını o cemiyet vermelidir, bu alan teorisidir.
Sözgelimi bir meslek grubu o meslek hakkında karar mercii olmalıdır. Yani, o cemiyetin
bir habitusu13 olmalıdır.”
Şimdi gelin puzzle'ın parçalarını birleştirelim:
1. Bir toplumun bir paradigması olmalı.
2. O paradigma o toplumun ortak yaşam alanı üzerine inşa edilir.
3. O ortak yaşam alanının bir ortak dili olmalıdır.
4. Bu dilin oyun kuralları, o toplum tarafından iyi bilinmelidir.
Şimdi bu dört soruyu eczacılık mesleğine uygulayalım:
1. Türk Eczacılar toplumunun paradigması var mı?
2. Eczacıların ortak bir yaşam alanı var mı?
3. Eczacıların habitusun ortak dili var mı?
4. Eczacılar toplumunun oyun kuralları açık ve seçik mi?
Eczacılıkla ilgili tüm kararları eczacılar
vermelidir. İlacın tek uzmanı eczacıdır. Halka en yakın sağlık danışmanı
eczacıdır. Bu tanımlamalar doğru, açık ve seçik ise neden eczacılık
fakültelerinin sayısı sekizden kırka çıkınca eczacılara sorulmuyor? Neden ilaç
fiyatları değiştirilirken eczacılara sorulmuyor? Neden vatandaş leblebi ile
antibiyotiğin farkını bilmediğinde eczacılara sormuyor? Neden ilaç depoları
kârına kâr katarken eczacılara danışmıyor? Neden ilaç firmaları bazı ürünlerini
marketlere verirken eczacılara sormuyor?
Neden eczacılar sürekli maruz kalıyor? Bu maruziyetin bedeli
nedir, sebebi nedir ve çözümü nedir?
Değerli meslektaşlarım, klinik eczacılık, fitofarmasi, eczacılıkta uzmanlık
gibi sözde çözüm önerileri bizim eczacılık sosyolojisinden çıkmış ihtiyaç
türleri değildir! Bunlar ABD ve AB eczacılar cemiyetlerinin, o
toplumların ihtiyaçlarına cevap vermek için onların paradigmasından çıkmış
sonuçlardır. Biz kendi paradigma tanımımızı yapmadan, kendi sosyolojimizi
oluşturmadan kalıcı bir çözüm bulamayız. Ne paradigma olur ne de paradigma
değişimi14 olur.
Bana sorarsanız, daha derin bir soru var o da şu sorudur, Türk
Eczacılar Cemiyeti, cemiyet midir, cemaat midir?15 Yani
kendi kararlarını kendisi veren bir toplum mudur yoksa sadece bir zümrenin
karar verdiği topluluk mudur?
Değerli meslektaşlarım, eczacılık
sosyolojisine bize özgün, bizim toplumun mayasına ve bağlamına uygun16 bir
çözüm önerisi çabası içindeyim. Eğer yazıyı itina ile okuduysanız benim
yaptığım özeleştiriyi siz de yapmış bulunacaksınız “ biz hiç ama hiç
sosyolojik çalışma yapmamışız”.
Keşke mesleki sorunlarımızı eczanelerin dekorasyon, ürün çeşitliliği,
gösteriş amaçlı kongreler veya diğer pansuman yöntemler ile çözebilsek ama
kanımca bir mesleği kıymetli kılan nesneler değil öznelerdir. Yani bizi biz
yapan insan kaynağı ve o insan kaynağının bilgelik17 düzeyi.
Saygılarımla,
Anooshirvan Miandji*
miandji@bilkent.edu.tr
*Anooshirvan Miandji Kimdir?
İran Azeri Türkü olan Miandji ( miyancı okunur), 1995 senesinden beri
Ankara yaşamaktadır.
Gazi Üniversitesinde Eczacılık okuduktan sonra, aynı üniversitede
Farmasötik kimya bölümünde 1.lik derecesiyle uzmanlık derecesi aldı. 2004 den
beri Bilkent Üniversitesinde Farsça Dersler vermektedir. Şu Anda Ankara
Üniversitesi Felsefe bölümünde Bilim tarihinde doktora öğrencisidir. Oxford
Üniversitesinden 2016-2018 yılları arası Bilim Felsefesi18,
Eleştirel Düşünme19 ve Bilgi Teorisi20 üzerine
eğitimi aldı. Maya Okullarına danışmanlık vermektedir. Çeşitli üniversiteler,
kurumlar ve okullarda eczacılık, bilim ve felsefe üzerine birçok söyleşi
yapmıştır.
Yazdığı Eserler: Modern Farsi (1994, İran) , Digital
konuşma sözlüğünü (1996,Türkiye) , Beginner’s Persian (1997,
ABD) , Farsi-English/English-Farsi Concise Dictionary (2003,
ABD) , Tıbbi Bitkiler Atlası (2010, Türkiye) , Süzme
Felsefe ( 2012, Türkiye) , Majistral Reçeteler (2013,
Türkiye), Samanadam (2015, Türkiye) , Eczacı Plan
Defteri (2016, Türkiye) , Filozof Meşe ( 2018,
Türkiye) ve Muz Cenneti (2018, Türkiye)
Çevirdiği Samed Behrengi'nin kitapları21: Küçük Kara
Balık (2014), Bir şeftali bin şeftali ( 2014), Sevgi
masalı (2016), Püsküllü deve (2016), Ulduz ve
Konuşan Bebek (2017), Pancarcı Çocuk (2017), Güvercinci
Çocuk (2018), Deli Dumrul (2018)
Aldığı ödüller: Mucitler yarışması 1. lik 200722 ve
201023, Altın Havan 201324
REFERANSLAR
1. Düşünce manzumesi
2. Bilimsel Devrimlerin Yapısı (The Structure of Scientific Revolutions,1962),
Thomas S. Kuhn'un bilim tarihi üzerine bir analizidir. Yayınlanması bilimsel
bilginin sosyolojisi alanında bir kilometre taşı olmuş, çokça tartışılmış,
paradigma ve paradigma kayması kavramlarını popülerleştirmiştir.
3. Genesis and Development of a Scientific Fact, 1935 ( Türkçeye
çevrilmemiştir.)
4. Felsefi soruşturmalar, Philosophical Investigations (Almancası:
Philosophische Untersuchungen), 1953
5. Bilimsel Araştırmanın Mantığı, 1934
6. verification
7. falsification
8. Hypothesis
9. İnsan psikolojik bir varlıktır. Kendini aldatmaya yatkındır.
10. Pierre-Felix Bourdieu, Fransız sosyolog, antropolog ve felsefeci
(1930-2002). II. Dünya Savaşı sonrasının en yaratıcı ve en verimli
araştırmacılarından olan Bourdieu günümüz sosyolojisinin temel kuramcılarından
biridir. Avrupa Sosyoloji Merkezi'nin kurucusudur.
11. Distinction: A Social Critique of the Judgment of Taste (1979)
12. Field Theory
13. Bourdieu sosyolojisinin temel kavramlardan biri olan habitus, toplumsal
faillerin algılama, hissetme, düşünme ve davranma şemaları olarak
içselleştirdikleri toplumsallık anlamına gelir.
14. paradigm shift
15. Cemaat ve Cemiyet (Gemeinschaft/Gesellschaft) F. Tönnies
16. context
17. 2013 senesinde uluslararası kişiye özel ilaç hazırlayan bir firma
Hollanda’dan benimle temasa geçti. Türkiye’deki ilaç sektör hakkında
görüşlerimi istediler? Ben de kendilerine beni nasıl buldunuz diye sordum.
Onların verdiği cevap manidardı “ …biz yatırım yapmak istediğimiz ülkelerdeki
eczacıların seviyesi ölçmek için onların entelektüel sermayesine bakarız,
birkaç yöntemi var ama biri de yayınlanmış kitap sayısı, içerik zenginliği ve
çeşitliliğidir. Kitapları incelerken o kitapların içeriğinin o ülkedeki eczacılar
tarafından oluşturulup oluşturulmadığı da başka bir kalite ölçeğidir.
Türkiye’deki tek ilaç hazırlama kitabını ( Majistral Reçeteler) sizi
yazdığınızı fark ettik, kitabı temin edip inceledik, böylece size ulaştık.”
Yani Ankara’dan Bolu’ya kadar yer kaplayan Hollanda’nın nasıl akıl yürüttüğünü,
bu küçük ülkenin neden 92 milyar Euroluk tarım ihracatı ile dünya 2. si olduğu
belli oluyor. Aklıma Aristoteles'in bundan yaklaşık 2350 sene önce söylediği
söz geldi “bir toplumun toplum olabilmesi için, bir tabakanın düşünmek için
zaman ayırması zorunludur.”
18. Philosophy of Science
19. Critical Reasoning
20. Theory of Knowledge
21. Bilgi Yayınevi
22. Kanal D
23. NTV
24. Majistral Reçeteler ve Tıbbi Bitkiler Atlası Kitabından dolay
Link: https://www.rxformat.com/index.php?route=pavblog/blog&blog_id=42